Abone ol 13 Mayıs günü dışardan ilk kez Türkiye’ye bakan birinin seçimlerin nasıl sonuçlanacağını kestirmesi kolaydı. Son altı aydır ülkede olup bitenler sonucun ne olması gerektiğini açıkça söylüyordu: Yönetimi değiştirmek!
Başka çaresi yoktu. Durum feciydi ve daha kötüye gidiyordu.
Dehşet verici hayat pahalılığından, onbinlerce insanın ölümüne yol açan depremin ardından yaşanan perişanlıktan, tüm önemli kurumlara pençesini atmış çürümeden, bir hayat tarzı haline gelmiş yolsuzluk ve arsızlıktan söz ediyorum.
Ama umut vardı: Halkın önemli bir bölümü durumun farkındaydı. Sorumluyu da biliyorlardı. 14 Mayıs’ta onu değiştireceklerdi.
Köşe yazısının tamamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.