61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nden En İyi Görüntü Yönetmeni ve En İyi Müzik Ödülü ödülleriyle eve dönen “Balinanın Bilgisi” ekibi, filmi Gizem Ertürk’e anlattı.
Deneyimli görüntü yönetmeni Önder Şengül’ün yazıp yönettiği ilk uzun metraj filmi Balinanın Bilgisi, 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nden En İyi Görüntü Yönetmeni ve En İyi Müzik Ödülü ödülleriyle evine döndü.
Muğla’nın bir dağ köyünde yaşayan hamile bir kadın ile köyün muhtarı ve onun ailesi arasındaki gerilimi konu alan filmi; yaratıcısı Önder Şengül ve oyuncuları Özge Cevher Yüksel ve Şamil Kafkas ile konuştuk.
Gizem Ertürk’ün röportajı;
Gizem Ertürk: Merhaba hepinize. Önder, yıllar önce bu festivale görüntü yönetmeni olarak gelmiştin. Yıllar sonra kendi yazıp yönettiğin bir filmle gelmek nasıl bir duygu?
Önder Şengül: Evet, bundan 12-13 yıl kadar önce görüntü yönetmeni olarak çalıştığım bir filmle yine aday olarak gelmiştim ama unutmuşum nasıl bir deneyim olduğunu… Yönetmen ve yapımcı olarak, Fethiye’den böyle bir işle gelmek ayrı bir güzellik… Bu kadar emek verdiğin bir işin perdede seyirciyle buluşması ve onlarla izlemek çok güzel bir duygu. Kimseyle yarışma hırsına girmeden sadece filmimizi göstermenin mutluluğunu yaşadık.
Filmin konusunun çok uzun yıllardır sende demlenen bir hikaye olduğunu biliyorum. Peki hikayenin çıkış noktası neydi?
Önder Şengül: Aslında bu filmin hikayesi benim şehirden kırsala yerleşmem ile doğdu. Duyduğum bir hikayeden esinlendim. Bir karakterin hikayesiydi ve bu karakter beni öyle çok etkiledi ki üzerine bir senaryo yazdım. Belki bu hikayeyi şehirdeyken duysaydım, bu kadar etkilenmezdim. Kırsala yerleşmenin aurasıyla, doğasıyla ve oradaki tecrübelerimle bir farkındalık yaşadım.
Sonraki süreç nasıl ilerdi? Çünkü bir filmi çekmenin zorluğu asıl senaryoyu yazdıktan sonra başlıyor değil mi?
Önder Şengül: Aynen öyle. Uzun süre senaryo çalışmaları yaptık. Pitching platformlara katıldık, senaryo danışmalarına gittik. Bu süreçte bir hevesle senaryo yazan insanların heveslerinin nasıl kırıldığına şahit olduk. Belki çok soyut bir hikaye olması sebebiyle kimse filmin yapımcısı olmak istedi. Olmak isteyenler de hikayeyi değiştirmek istediler. Kurumlara gönderdim, destek çıkmadı. En nihayetinde kendimiz yapmaya karar verdik.
İlk film çeken yönetmenlerin biraz da kaderi bu ülkemizde…
Önder Şengül: Maalesef… Sonunda madem tam bağımsız bir iş çekeceğiz, o zaman kimseye ihtiyacımız yok dedik. Eşimizi, dostumuzu etrafımızda toplayarak başladık. Başta köylüler, amatör tiyatro oyuncuları, sektörden ayrılıp köye yerleşen sektör profesyonelleri (sesçi, set amiri) bir araya gelerek bu filmi ortaya çıkardık.