On ilimizi yerle bir eden, onbinlerce insanımızın ölümüne, bir o kadarının yaralanmasına yol açan depremin üstünden altı gün geçti. Devletten, hükümetten hala bir hareketlilik yok. Vatandaşlar kendi aralarında örgütlenip arama kurtarma çalışmalarını yapmaya çalışıyor. Hala enkaz altında sayıları bilinmeyen insan var. Bebeklerin, çocukların cenazeleri yıkıntılar arasından çıkarılıyor. Bölgedeki şehir hastaneleri ya yıkılmış ya da binaları kurtarılamaz durumda. Yurt dışından kurtarma sağlık ekipleri canla başla deprem bölgelerinde insani yardımlarını her türlü güçlüğe karşın sürdürmeye çalışıyor. Daha dün ürettiğiniz SİHA’larınızla bombalar yağdırdığınız Ermenistan bile size yardım elini uzatıyor. “Bir gece ansızın gelirim” diye tehdit ettiğiniz Yunanistan “bir gece ansızın geliveren” şiddetli deprem sonrası yardımınıza koşuyor.
Sizlerse ne yapıyorsunuz? Deprem bölgesine gidip afetzedelerle fotoğraflar çektirdikten sonra ödediğimiz vergi paralarıyla satın alınmış olan devletin size tahsis ettiği uçaklarınızdan biriyle sıcacık saraylarınıza koşuyorsunuz. Geride bıraktığınız insanlar kar, buz altında donmak üzere, ne gam! Yaralıların çoğunun ayak ve ellerinde, donmaktan kaynaklanan ganren oluşmuş. Organlarının kesilmesi gerekecek. Tamam da hangi hastanelerde?
On ilde sağlık koşullarının giderek kötüleştiği, salgın hastalık riski arttığı uyarıları veriliyor. Sağlık Bakanlığı nerede? Kızılay ve AFAD deseniz belediyelerin, öbür yardım kuruluşlarının, sanatçı Haluk Levent’in kurduğu AHBAP derneğinin topladığı yardım malzemeleri araçlarına kendi flamalarını dikmekle meşgul. Toplanan yardım paralarını bir şekilde kendimize nasıl aktarırız derdindeler. Daha dün gazetecimsi Turgay Güler AHBAP’ın topladığı bir milyar lira yardım parasını derneğin yönetemeyeceği fetvasını veriyordu. Ne o? O para çok mu cazip geldi? Bu arada bir not düşeyim. AFAD yani Afetlerle Mücadele Genel Müdürlüğü’nün en tepe ismi İsmail Palakoğlu İlahiyat mezunu…
Köşe yazısının tamamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.