İHA’nın haberine göre; KSÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yücel Ayrıçay, 2022 yılının Ekim ayında idrar yolu enfeksiyonu şüphesiyle gittiği hastanede lösemi (kan kanseri) olduğunu öğrendi.
Birkaç farklı merkezde tedavi gören Ayrıçay, Erişkin Kemik İliği ve Kök Hücre Nakli Merkezi’ne başvurdu.
Tedavisine burada devam etme kararı alan Prof. Dr. Yücel Ayrıçay, zor geçen tedavi sürecinde kız kardeşi Elif Elmalı’nın ilik nakliyle hayata tutunmayı başardı. Ayrıçay’ın oğlunun da 2013 yılında aynı hastalığı yenerek hayata tutunduğu ortaya çıktı.
“İLİK NAKLİ SÜRECİNDE HERHANGİ BİR BEDEL ÖDEMEDİK”
Lösemi hastalığına yakalandıktan sonra tedavi sürecinde hiçbir sıkıntı yaşamadıklarını ve lösemi hastalarına uygun en hijyenik ve üst düzey konfora sahip olan ortamda gerekli tedaviyi ücret ödemeksizin gördüğünü belirten Ayrıçay, “Geçen yıl Ekim ayında bir anda idrar yolu enfeksiyonuyla başlayarak daha sonra löseminin bir başka türüne yakalandım ve o tarihten beri tedavi görüyorum. Bu hastaneye gelmeden önce farklı bir merkezde kemoterapi aldık daha sonrasında hocamızın bilgisi ve hastalık hakkındaki yetkinliği üzerine özel hastaneye geldik. Devletimiz de tüm bu süreçte masraflarımızı karşılıyor. İlik nakli sürecinde herhangi bir bedel ödemeksizin bilabedel bir biçimde özel hastaneden tedavimizi aldık. Son derece konforlu, steril ve hijyenik bir ortamda gerekli tedaviyi bize sağladılar. Son bir ay içerisinde ilik nakli gerçekleşti ve sağlığımıza kavuşmuş olduk” ifadelerini kullandı.
“HASTALIĞIN BİZDE GARİP BİR HİKAYESİ VAR”
Hastalığının hikayesinden bahseden Yücel Ayrıçay, 2004 yılında oğlunun aynı süreçleri yaşadığını ve uzun süren tedavinin sonucunda sağlığına kavuştuğunu belirterek, “Hastalığın bizde garip bir hikayesi var. 2004 yılında oğlum 4 yaşında lösemi hastalığına yakalandı ve o tarihte o günkü şartlar, o günkü ilaçlar altında uzun yıllar lösemi tedavisi gördü ve dönem dönem tekrar etti. Daha sonra 2013 yılında oğluma ilik nakli gerçekleştirildi ve bu ilik nakli neticesinde tamamen sağlığına kavuştu” dedi.
“EŞİM OLMASAYDI BU SÜRÇLERİ ATLATMAM ÇOK ZOR OLURDU”
Oğlu ve kendisinin hastalık dönemlerinde her zaman yanında olduğunu söyleyen Ayrıçay, “Eşim olmasaydı bu hastalığı atlatmam zor olurdu” diyerek, “Eşim hem yıllar boyunca çocuğumuzun yanında kaldı, büyük fedakarlıklar yaptı, çok büyük gayretler gösterdi. Ardından hiç hesapta yokken benim hastalığa yakalanmamla 9 aydır sürekli yanımda. Eşim olmasaydı bu süreçleri atlatmam çok zor olurdu. Sürekli yanımızdaydı, onun desteğiyle süreçleri atlatmış olduk” ifadelerine yer verdi.
“KIZ KARDEŞİM CANIMIZA CAN OLDU
Tedavi sürecinde yaşadığı olumsuzluklara rağmen, kız kardeşi Elif Elmalı’nın donör olarak bağışladığı ilik sayesinde hayata tutunduğunu aktaran Ayrıçay, ”Hastalık süreci içerisinde bende inişler çıkışlar oldu, bir takım talihsizlikler diyebileceğimiz, safra kesesinin alınması söz konusu oldu. Karaciğerde nadir görülen bir tüberküloz tutulumu söz konusu oldu. Onlarla baş etmek zorunda kaldık tabi sonrasında aile taraması yapıldı. Kız kardeşim yüzde yüz uyumlu ilik söz konusu olduğu için kız kardeşim buraya gelerek bana kök hücre bağışında bulunarak canımıza can oldu”
“KIZ KARDEŞİNDEN İLİK ALARAK BU HASTALIKTAN KURTULMASINI HEDEFLEDİK”
Yücel Ayrıçay’a uygulanan tedavi hakkında bilgiler veren Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. İlhami Kiki, “Yücel Bey, bir başka merkezde tedavi altındaydı, dediği gibi bir takım talihsizlikler yaşamıştı. Bir takım enfeksiyonlar gelişmişti. Uzun süre antibiyotik kullanımı olmuştu, bazı toksik etkilere maruz kalmıştı. Sonuçta ise biz tam uyumlu kardeşinden ilik nakli yaparak bu hastalıktan kurtulmasını hedefledik. Hastayı yaklaşık bir ay önce servisimize kabul ettik ve burada takip ettik. Sonrasında kız kardeşinden kök hücre nakli uyguladık ve nakil süreci yaklaşık olarak bir hafta hazırlık süreci var ve hastanın toplamda 1 aylık süreci sorunsuz geçti. Hasta titiz bir bakımla oldukça iyi kan değerlerine sahip ve kendi kanını üretmeye başladı. Kan değerleri yükseldi, enfeksiyon riski azaldı. Hasta tabi bundan sonraki süreçlerde de kontrolümüz altında olacak” şeklinde konuştu.
Nakil sonrası çıkacak problemlerde doktorların öngörü ve çözüm odaklı olmaları gerektiğine dikkat çekerek nakil sonrası tedavi sürecinde öngördükleri sorunların hastayı etkilememesi için ek tedaviler uyguladıklarını aktaran Prof. Dr. İlhami Kiki, “Nakil her halükarda yapılır ama önemli olan nakilden sonra çıkacak problemleri çözme yeterliliğinde olabilmektir. Oluşabilecek problemleri öngörmek ve çözüm üretmektir. Örneğin biz bu nakil esnasında verilen ilaçların karaciğere olumsuz etkileri olabileceğini öngörerek bunu önlemek için Sağlık Bakanlığı’ndan onay alarak ek tedaviler verdik. Karaciğer koruyucu tedaviler uyguladık. Bundan dolayı hastamızda her hangi bir karaciğer problemi de yaşamadık” sözlerini kullandı.
“MORAL VEREREK DESTEK OLDUĞUMA İNANIYORUM”
Tedavi sürecinde ailecek hijyen ve yemekler konusunda sıkıntılar yaşadıklarını ve bu sorunların ortadan kalktığını belirterek, ilaçlar kadar etkili olan manevi desteğini eşine gösterdiğini söyleyen Gülcan Ayrıçay, “Önce oğlumun sonra eşimin hastalık sürecinde hep yanlarındaydım. Benim için ilgilendiren tarafı refakatçi kısmı. Özellikle hava sirkülasyonu konusunda, yemekler ve hijyen konusunda bazı merkezlerde sıkıntılar yaşadık. Ekip olarak buradan daha güzel bir ortam kaldığımızı hatırlamıyorum herkese çok teşekkür ediyorum. Mutlaka bu hastalığın ilaçlar kısmından farklı olarak manevi destekle de yok olduğuna inanıyorum. Ben elimden geldiğince dualarımla ve de moral vererek destek olduğuma inanıyorum” diye konuştu.