Dün sevgili Ali Poyrazoğlu’nun AKM’deki oyununu belki ellinci kez seyretmeye Hacıosman metrosuna binmek için Yenikapı’ya gittim. Yalnız metronun bu ilk durağında alışılmışın çok üzerinde bir kalabalık yığılmıştı.
Metroyu bekledik, bekledik… Godot’yu beklercesine bekledik; bir türlü gelmedi! Kalabalık büyüdükçe büyüdü, perona sığmaz oldu!
Ne olduğunu merak ettik. O meşum anons duyulana kadar: “Şişli istasyonunda ray hattına izinsiz giriş yapıldığından seferlerde aksama yaşanmaktadır..”… Ortayaşlı bir adam anonsu anlamlandıramadı, yanında bulunan bir genç adama izah etti, “Şişli istasyonunda intihar girişimi olduğundan seferlerde aksama var…”!
Çok üzüldüm… Bu kaçıncı intihar vakasıydı?! Metroda intihar girişimi adeta bir kara adet hâline gelmişti…
Gençlerimiz ümitsiz.. Parlak beyinlileri okulu bitirir bitirmez hatta tamamlamadan bile yurtdışına çıkmanın bir çâresine bakıyorlar…
Emeklilerin hâli içler acısı! Açlık sınırının hemen hemen yarısı bir maaşla aysonunu getirmeye çalışıyorlar…
Çalışanlar, emeklerinin karşılığını alamamaktan mustaripler…
İşverenler, çalışanlarının masraflarının altından kalkamamaktan şikâyetçiler…
Türk lirasının alımgücü, çoğumuzun ismini dahi bilmediği ülkelerin para birimleriyle ancak yarışıyor!
Adalete itimat kalmamış.. Siyaset boğazına kadar kirin içine batmış..
İşte manzara böyleyken Cumhurbaşkanı Erdoğan şu açıklamada bulunmuş:
“Nüfus artış hızımız, nüfusun kendini yenileme eşiği olan 2.1’in altına düşmüştür. Bu, milletimiz için varoluşsal bir tehdittir, felâkettir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da gelecekten umutsuz olduğunu böylece duyduk…
Peki, bu durumun sebebi ne? Herhâlde bu günlere durup dururken gelmedik…
Ülkeyi mültecilerle doldurup, diğer taraftan enflasyon canavarıyla kıskaca alacaksınız; bütün güvenilir kurumları zedeleyeceksiniz; eşit yaşama hakkının teminatı laikliği ayaklar altına alacaksınız; siyasetin üslubunu bayağılaştıracaksınız; gençlerimize bırakın geleceği tek öğün yemek veremeyeceksiniz sonra nüfus niye artmıyor diye tehlike çanları çalacaksınız!
Buna en hafif ifadeyle “pişkinlik” denmez mi?
