Gürel Yurttaş / YENİÇAĞ
Bir takım iyi oynayabilir, kötü oynayabilir. Gününde olabilir, olmayabilir. Yenebilir, yenilebilir.
Ama nasıl bu hale gelebilir?
Asıl soru budur.
Bakın şu duruma: Gaziantep FK maçında 10 oyuncu o veya bu nedenle kadroda yok. Kimi sakat, kimi hasta! Nasıl oluyor da bir takımda bu kadar hasta ve sakat olabiliyor. Salgın mı var? Kimse merak etmiyor mu; ne oluyor yahu diye. Yok mu araştıran soruşturan? Yok!
Zaten bu takımın sahibi de yok!
Başkanı nerede? Yöneticileri ne yapıyor?
Bu takımı kim kurdu? Taraftar bu işi daha iyi biliyor. Transfer döneminde ağızlarında tüy bitti! “Bu oyuncuları almayın. Paraları saçmayın. 5 adam yerine 2 adam alın, adam gibi futbolcu alın” diye dinletemediler.
Çapsız adamlara vermişler görevleri, onlar da kafalarına göre yapmışlar transferleri. Sakat makat doldurmuşlar içeriye.
Maçtan bağımsız söylüyorum.
Genel olarak bakıyorum.
Beşiktaş başkanı Ahmet Nur Çebi baktı ki olmuyor; olağanüstü kongre kararını daha öne aldı. Bir an önce kongreyi yapacak. Ya bırakıp gidecek, ya da diğer adayların zamanını daraltıp, hazırlanmalarını kısıtlamak istiyor.
Vardır elbette bir hesabı.
Ama benim sorum şu; bu kulübü bu hale getirenler hesap vermeyecek mi? Apar topar nereye?
Gelelim maça…
Beşiktaşlı taraftarların Cumhuriyet’in 100. yılı kutlaması nedeniyle yaptıkları güzel kareografiden sonra İzmir Marşı’nı söylemeleriyle başladı karşılaşma.
İlerleyen dakikalarda da yine tek ses yükseldi tribünden: Yönetim istifa.
Bu sırada sahada futbol oynadıklarını iddia eden iki takım vardı.
Biliyor musunuz; ilk yarıdan Zaynutdinov’un kaleciden dönün iki şutu vardı akıllarda kalan sadece. Bir de klasik Ghezzal sakatlığı. 21 dakika kalabildi sahada. Yerine 18 yaşındaki Yakup Arda Kılıç girdi oyuna.
İkinci yarıda Gaziantep biraz hareketlenir gibi oldu, gol pozisyonları da buldu. Özellikle Beşiktaş’ın defans oyuncuları olduklarını iddia edenlerin arkasına atılan toplar tehlikeliydi. Ancak Gaziantepliler de son vuruşlarda beceriksizdi.
Pozisyon bulamayan Beşiktaş, golü kornerden buldu. 63’te Chamberlein’in kornerinde topa kafayı vuran Salip durumu 1-0 yaptı.
Attığı golün ödülünü de 4 dakika sonra aldı. Burak Yılmaz yerine Amir’i soktu oyuna. Bu değişikliğin nedenini anlayabilen var mı bilmem. Ama kendisi de şaşırmıştı karara. Ya da öyle geldi bana.
76’da da Rashica’nın ortasına Cenk Tosun kafayı vurdu ve farkı ikiye çıkardı. Gole sevinen taraftarlar ardından yine başladı: Yönetim istifa! Bu arada 80’de Cenk’in bir şutunda da top direkten döndü.
81’de Demir Ege, Muleka ve Onana girdi oyuna. Onana girerken Beşiktaşlı taraftarların ıslıklarını duydum ben. Düşünebiliyor musunuz durumu? Bu arada Burak Yılmaz’ın ilk yarıda oyuna aldığı genç futbolcuyu oyundan almasını yadırgadım! Ne yapmak istiyor? Bu çocuğu daha baştan kaybetmek mi? Ne olurdu yani kalsaydı maç sonuna kadar? O kadar kötü müydü ki?
Burak Yılmaz’ın başta Salih Uçan değişikliği olmak üzere bütün değişiklikleri yanlıştı. Zaten Amir’de peş peşe gördüğü sarı kartlarla 86’da kırmızı kartı gördü ve Beşiktaş’ı 10 kişi bıraktı. Son dakikada bir kırmızı kart da Furkan görünce iki takım da eşitlendi yine sahada.
Diyeceksiniz ki şimdi Beşiktaş kazanmış. Neden bu kadar karamsar bir yazı?
Ben de soruyorum size; kazanan Beşiktaş’ın futbolunu beğendiniz mi? Sonraki haftalarda da kazanabileceğine inanıyor musunuz? Sahada öne çıkan kaç futbolcu vardı?
Kaç Beşiktaşlı taraftar stadyumdan güle oynaya ayrıldı? Kaç Beşiktaşlı taraftar inanıyor bu sene takımına?
Başka sorum yoktur!