Rize’deki karşılaşmada, aslında iki takımda maça oldukça hızlı başladı.
Oyunun başında kaçan karşılıklı gol pozisyonların arasından sıyrılıp, ilk golü bulan İstanbul ekibi Başakşehir FK oldu.
Polonyalı Piotek açılışı yapan gole imza attı.
İki takım da iyi oynarken “ben bu maçı kazanırım” havasını sahaya yansıtıyorsa ve takım içinde kurtarma mekanizması olarak! özel adamları varsa o maç kazanılıyor ya da beraberlik ‘bereket versin’ diyerek yan cebe koyuluyor!
Çaykur Rizespor ve Rams Başakşehir’in attığı güzel gollerin mücadele ve kazanma anlayışına bakınca görüyoruz ki, her iki ekibinde iyi adamı ve goller de sahneye çıkan işi bitirme, tamamlama ustaları var.
Maçın daha 15’nci dakikası dolmadan, ev sahibinde Nijeryalı Olawoyin’in beraberlik golü, oyunu daha da hareketli hale getirirken, aynı oyuncunun 6 pas içerisinde kaçırdığı net bir gol pozisyonunu daha hatırlatmam gerekiyor.
Yine bu ilk 15 dakika içerisinde Bosnalı Varesanovic’in 3’ ncü ve 9’ ncu dakikalarda kaçırdığı iki net gol pozisyonuna karşılık, 16’ncı dakikada attığı galibiyet golü ‘özür’ niyetindeydi.
*
Bu golle mağlup durumda iken öne geçen yeşil-mavililer, Rams Başakşehir’in uzun boylu stoperi Ganalı Opoku’nun, dripling yaparak getirdiği topu en son Rize filelerine göndermesi, ilk yarının soyunma odasına karşılıklı ikişer gol ve toplam 4 golle gidilmesini sağladı.
Opoku’nun sol ayak sihrini 6 pasın üzerinden sergilemesiyle, oyunun yine kilitlenmesi arasındaki ayrıntıya iyi bakmak gerek aslında.
Sanki “ben gücümü bu biçimde golle sonuçlandırırım” demeye hakkı varmış gibi oldu.
Turuncu lacivertlilerin beraberlik golünden önce, bunu gerçekleştirmek üzere olan aslında sol bek Hojer idi. Hojer yapamayınca 2 dakika sonra Opoku, arkadaşının kaçırdığını telafi etmiş oldu.
Atmacalar da tedirgin edici bir gerçek fark ettim bu 90 dakikada. Savunmanın biraz ağırlığı,
Başakşehir’in kaçırdığı ve attığı gollerde bunu açıkça gördük. Gördüklerim gerçekse ya görmediklerim daha gerçek olabilir.
İlhan Palut bunun önlemini bir an önce daha sıkı almalı.
Hata sınırlarının aşıldığı bu tip maçlarda, hızlı forvet oyuncuları, kademe anlayışı zayıf olan ve çalımı yiyince çabuk geri dönemeyen savunmaları çok sever.
*
Konuk ekibin teknik adamı Çağdaş Atan’ın, Kayserispor’u yarı yolda bırakıp! Yeni ekibine hayal ettiğini yaşatmaya çalışması, şimdilik küme hattından bir önce uzaklaşması gerçeğiyle yüzleşmesine neden oldu sanıyorum! Bazen kulüplerin ve galibiyetlerin hayal kurma cazibesine kapılmamak lazım.
Ç.Rizespor, bugün bir tarafı kolay kazanabilecek, bir tarafı ise beraberlik de iyi olur, şeklinde bir takım görüntüsü yaratırken, orta alanda ve savunmada bazen ters rüzgarlar estirdi. Ama sonunda galibiyeti aldı cebine koydu.
İlk yarıdaki hızlı tempo, ikinci 45 dakikada her iki takımda da haliyle düştü.
Edgar Le dahil, 5 sakat oyuncusundan mahrum olan Çağdaş Atan’ın ekibine karşılık, Çaykur Didi Stadyumu’nun mekan sahibi de! Azubuike dahil 3 oyuncusu statü gereği, 2 oyuncusu da cezalı olduğu için kadroda yoktu.
Orta hakem Mert Güzenge’nin, Başakşehir ceza alanı içerisinde; Figueriedo’nun, Rizesporlu Mocsi’nin boynunu iki koluyla sarıp, mindere yapıştırmadan önce belden değil de boyundan künde hazırlığını, VAR da incelemesine rağmen, Rize lehine vereceği penaltı için ‘es’ geçmesi, bana göre hataydı.
Oyunun son 5 dakikası içerisinde, turuncu-mavililerin önce Dubois, ardından Opoku ile yakaladığı galibiyet şansına, yeşil mavililerin kaptanı kaleci Gökhan’ın müsaade etmemesi,
futbolun emeğe ödülü olsa gerek!
Maç bittikten sonraki uzatma dakikalarında, köşe atışından gelen ve önce Başakşehir defansının uzaklaştırmaya çalıştığı topu önünde bulan Olawoyin, ceza yayının gerisinden gelişine sert vurunca, filelere giden meşin yuvarlak 3-2 ‘lik galibiyeti ve beraberinde 3 puanı
Ç. Rizespor’a yazdı.
Anlayacağınız, bu maçın ilk yarısındaki şahane tempo bir tarafa, sonunda iki takımında galibiyet duygusunu yaşamak için verdikleri mücadeleye saygı duymamak, saygısızlık olur düşüncesindeyim.