İsrail’de uzun seçim maratonunun son 400 metresi koşuluyor. İsrailli seçmenler 1 Kasım’da yine sandık başına gidecek. Son dört yılda yapılan beşinci seçim olacak bu.
Son kurulan koalisyon hükümeti, İsrail tarihindeki en karmaşık yapıydı. İdeolojik olarak karşıt görüşlü tam sekiz parti bir araya gelmişti. Üstelik içlerinde bir Arap partisi de vardı. 1948’de kurulan İsrail için bir ilkti bu. Bu sekiz farklı partiyi bir araya getiren tek bir motivasyon vardı. “Netanyahu’suz bir hükümet”. Dolayısıyla yürümedi.
1 Kasım seçimlerinde de yine aynı başlık gündemde. Seçim yarışı, ülkede 15 yıl başbakanlık yapmış Likud Partisi lideri Binyamin Netanyahu ve aşırı sağ müttefikleri ile sağ, merkez, merkez sol ve Arap partilerin oluşturduğu “Netanyahu karşıtı bloku” arasında yaşanıyor.
Bu yazıda Netanyahu Blokunu analiz edeceğiz.
* * *
Önce temel bilgileri verelim. İsrail’de yaklaşık 6.6 milyon seçmen var. Bunların 900 bin kadarı “Arap” yani Yahudi olmayan seçmen. Bedevi, Dürzi, Hristiyan gibi pek çok alt grubu var bu grubun.
İsrail Parlamentosu’na 120 milletvekili seçiliyor. Yani hedef 61 milletvekilinin desteğine ulaşmak. Seçim barajı oldukça düşük, sadece yüzde 3.25. Bu da koalisyonları kaçınılmaz kılıyor.
Seçimler katılım ortalaması Yahudi seçmenler için pek değişmiyor. Hemen her seçimde bu oran %70 civarında. Arap seçmenler içinse durum farklı. Yüzde 45 ile 65 arasında değişen oranlar var. Son seçimde bu oran % 44,6 ile tüm zamanların en düşüğü seviyesindeydi. Arap seçmenlerin katılım oranı hassas matematik gerektiren İsrail seçimlerinin en önemli başlıklarından biri.
* * *
Seçimin ana aktörü elbette “Bibi” lakaplı Benjamin Netanyahu ve partisi Likud. Muhafazakâr, milliyetçi, şahin Bibi şu anda İsrail’in en uzun süre görevde kalan başbakanı konumunda. Hedefi 6. kez başa gelmek. Netanyahu anketlere göre seçimin açık ara lideri ve 32 milletvekili çıkarması bekleniyor.
Hakkında hali hazırda 3 ayrı yolsuzluk soruşturması devam eden Netanyahu İsrail toplumundaki güvenlik kaygılarına hitap ederek sağlamlaştırdığı gücünü hala koruyor. Hükûmetteki kırılganlıkları kullanarak yaptığı art arda hamlelerle hakkındaki yolsuzluk soruşturmalarını da sulandırmayı başardı.
2000’li yılların başında İsrail bankacılık sistemini toparlarken yaptığı başarılı işler dolayısıyla ekonomide de başarılı olacağına dair bir algı var. Küresel krizden ciddi şekilde etkilenen İsrail’de Likud’a güvenenlerin sayısı da hiç az değil. Hatta İsrail’de yapılan son bir anket Arapların %75’inin “Netanyahu’nun iktidara dönmesinden endişe etmediğini”, ama o ayrıldıktan sonra bozulan ekonomiden daha çok sıkıntı duyduklarını ortaya koydu. Netanyahu, son seçimde, Arap nüfusun yoğun olduğu yerlerdeki oyların %5’ini almıştı. Özellikle Dürzilerin Likud’a ciddi bir katkısı oluyor.
Köşe yazısının tamamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.